top of page

Minyatür Yetişkinden Aktör Çocuğa: Çocukluk Sosyolojisi

Güncelleme tarihi: 21 Oca


Oyun oynayan bir çocuk fotoğrafı.
Oyun Oynayan Bir Çocuk

Çocukluk Sosyolojisi


Çocukluk kavramı, kitleler tarafından uzun dönemler boyunca safi bir geçiş dönemi olarak kabul edilmiştir fakat modern sosyoloji, bu algıyı kökten değiştirmiş ve çocukluğu, toplumun dinamiklerini anlama noktasında aktif bir özne olarak konumlandırmıştır.


Çocuğun, sosyoloji içinde bir araştırma konusu hâline gelmesi 21. yüzyılın başlarına dayanır. Peki, bir alt disiplin olarak çocukluk sosyolojisinin oluşumu ve çocuğun başlı başına bir inceleme konusu olması için neden 21 yüzyıl beklenmiştir? Gelin, cevabı birlikte arayalım:

Geleneksel sosyoloji ve klasik kuramcılar için çocuk, öncelikli olarak aile sosyolojisinin bir ögesi olarak görülür. Aynı zamanda çocuk, sosyalizasyon süreciyle ilişkilendirilerek ele alınır. Dolayısıyla doğrudan çocuk kavramıyla uğraşıldığını gözlemlemek mümkün değildir. Bunun en temel sebebi, geleneksel toplumlarda çocuğun somut bir karşılığının olmamasından ileri gelmektedir.


Çocukluğu özel bir süreç olarak görmek modern çalışmaların ürünüdür. Aktör çocuk söylemi üzerinden çocukluk sosyolojisi (sociology of childhood) inşa edilir. Philippe Ariés’in çocukluk tarihine dair öncü çalışmaları, çocukluğun kültürel bir inşa olduğunu ve bu yönüyle her dönemde farklı anlamlar yüklendiğini ortaya koyar. Ariés, Orta Çağ'da çocukluk tahayyülünün olmadığını belirtir. Bunun sebebi, doğumların fazla olmasına rağmen, doğan çocukların yetersiz beslenme ve çevre koşullarının etkisiyle yaşamlarını yitirmeleridir. Bu durum, ailelerin sık doğum ve erken ölüm döngüsünde çocuklarıyla duygusal bağ kuramamalarına yol açmaktadır. Yedi yaşlarına gelen bir çocuğun artık ailenin temel ekonomik değişkenleri içinde kendine yer bulması beklenir. Bunlara örnek olarak  Ariés, Orta Çağ'da yapılmış resimleri ve iknografileri gösterir.


Ariès, Orta Çağ’da çocukların "minyatür yetişkinler" olarak görüldüğünü ve toplumsal yaşamın bir parçası olduklarını savunmuştur ancak bu anlayış, modern çağda kapsamlı bir dönüşüm geçirmiştir. Çocukluk artık yalnızca biyolojik bir süreç değil, aynı zamanda toplumsal bir kategori olarak ele alınmaktadır.


Orta Çağ sanatında çocukların yetişkinlerle aynı kıyafetler içinde, aynı davranışları sergilerken tasvir edildiği belirtilmiştir. Bu durum, çocukların ayrı bir yaşam evresi olarak değil, yetişkinliğin küçük bir versiyonu olarak algılandığını göstermektedir. Çocuklar, erken yaşlardan itibaren çalışma hayatına dâhil edilir ve yetişkinlerle eşit sorumluluklar üstlenirdi. Bu anlayış, çocukluk kavramının tarihsel olarak değişken ve toplumsal yapıların bir ürünü olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bu kısır döngü 19. yüzyılda kırılmıştır. Yani, romantik çocuk okumalarının yüzyılında.



Eğlenen çocukların olduğu bir fotoğraf.
Eğlenen Çocuklar

Romantik Çocuk Algısı


Romantik çocukluk algısı, 18. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve özellikle Romantik Dönem düşünürleri tarafından şekillendirilen bir anlayış olarak karşımıza çıkar. Bu yaklaşım, çocukluğu masumiyet, saflık ve doğallıkla ilişkilendirerek çocukların yetişkinlerden farklı, özel bir doğaya sahip olduğunu savunur. Orta Çağ’da olmayan çocukluk 19. yüzyılda sürekli gözetilmesi gereken bir yapıya evrilmiştir.


Romantik çocukluk algısının temelleri, Rousseau'nun Émile adlı eserinde atılmıştır. Eserde bir çocuğa öğütler verilir. Çocukluk ne yetişkinlerin inşa ettiği bir şeydir ne de  özgün bir dönemdir. Çocukluk, kendi içinde bir yapıdır ve insanın doğal hâline en yakın dönemdir. Rousseau, çağdaşlarının aksine çocuğun kendi yaşantısı içerisinde yetişkin bir birey olarak yetiştirildiğinde iyi bir insan olabileceğini savunur.


Bu hususta dikkat çeken bir başka isim ise William Wordsworth’ten başkası değildir. Romantik şairlerden Wordsworth, çocukluğu “doğanın öğretmeni” olarak tanımlar ve çocukların doğaya yakınlıklarının onları bilge kıldığını ifade eder.



20. Yüzyıl Çocukluk Tahayyülü


20. yüzyıla kadar özel bir süreç ve çalışma alanı olarak görülmeyen çocukluk, 20. yüzyılda tanımlanmaya başlamıştır. Psikoloji, biyoloji ve yapısalcılık; çocukluk, bu üçünün eseridir. 20. yüzyıl çocuğu 19. yüzyıldaki kırılganlığının aksine belli bir eğitimden geçerek yetişkinliğe ulaşması planlanan endüstriyel bir projeye evrilir. 20. yüzyıl çocukluk tahayyülünün temelinde endüstrinin ihtiyaç duyduğu iş gücünü karşılamak yatar. Özellikle sanayi toplumlarında, çocukluk eğitime odaklanmış bir dönem olarak tanımlanır. Çocuklar, birey olarak gelişimlerini tamamlamak için uzun yıllar eğitim sisteminde yer alırlar. Bu süreçte, okul yalnızca akademik bilgi değil, aynı zamanda toplumsal norm ve değerlerin öğretildiği bir araç olarak görülür.


Yine aynı dönemde çocuk, tüketim kültürünün bir parçası hâline gelmiştir. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında, çocukların tüketim kültürünün önemli bir hedef kitlesi hâline gelmesiyle birlikte oyuncaklar, televizyon programları ve reklamlar aracılığıyla çocuklar, ekonomik pazarın yeni konusu oldu.


21. yüzyılda ise aktör çocuk söylemi üzerinden çocukluk anlayışı gündeme geldi. Çocukları pasif bir öğrenen ya da yetişkinlerin etkisi altında şekillenen bireyler olarak görmekten uzaklaşarak, onları toplumsal süreçlerde aktif birer özne, yani “aktör çocuk” olarak konumlandırmıştır. Bu söylem, çocukların toplumsal normları sorgulayan, dönüştüren ve yeniden üreten bireyler olduğunu vurgular. Bu söylemin inşa edilmesinde insan hakları önemli bir alt metin oluşturmaktadır.



Çocukluğu Yeniden İnşa Etmek

Günümüzde çocukluk, küreselleşme, dijitalleşme ve sosyal eşitsizliklerin etkisiyle yeniden tanımlanmaktadır. Dijital çağ, çocukların toplumsal katılımını artırır fakat aynı zamanda dijital eşitsizlikler ve çevrim içi riskler gibi yeni sorunları da beraberinde getirir. Çocukluk sosyolojisi, yalnızca çocukları anlamak için değil, aynı zamanda toplumu yeniden düşünmek için de bir anahtar sunar. Çocukluk, geçmişin izlerini taşıyan, bugünün dinamiklerini yansıtan ve geleceği şekillendiren bir toplumsal aynadır. Bu yansımayı doğru şekillendirmek ise günümüzü ve geleceğimizi inşa eder.




KAYNAKÇA:


 

1. Erdoğan T, Vakıf B. Çocukluk sosyolojisinin tarihsel gelişimi ve kavramsal temelleri, 2020.

2. Karabıyık MS. Yeni sosyolojilere doğru imkân ve fırsatlar: Bir disiplin olarak çocukluk sosyolojisi, 2018.

3. Tan M. Çağlar boyunca çocukluk, 2019.

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
Sarma Dergileri

Sosyal Medyada

Mucizelere Tanık Olabilirsiniz

  • Instagram
  • LinkedIn
  • Facebook
  • Twitter

Mucizelere İnan

Gerçek Olsunlar

Her alandan yazarların buluştuğu Mucize Dergi'de hikayeler, makaleler ve ilham dolu içeriklere göz atın. Kendi yazınızı payla

© 2025 by Mucize Dergi

Moda yayılır

Yolculuğumuza Siz de Dahil Olun!

Mucize Dergi’de her fikir değerli, her ses duyuluyor. Aramıza katılın ve bu yolculukta birlikte yürüyelim!

Aramıza Katıldığınız için Teşekkürler :)

bottom of page