Minicik Bir Yazı: Kızıma Mektup
- Filiz Kaya Epecik
- 30 Ara 2024
- 2 dakikada okunur

Benim tatlı kızım, seni yeryüzüne davet ederken aslında hangi tepelerden canavarların çıkacağını, hangi ağaçların altında durursan dileklerinin gerçek olacağını bilerek çağırdım seni. Korkusuz, güçlü ve yıkılmaz bir duruşum vardı. Hani senin beni ilk duyuşun ve gelmek istemeyişinin gecesi, sana seslenip ben sadece seni istiyorum demiştim ya, işte öyle güçlü bir inançla şimdi de diyorum ki, her şey güzel olacak.
Evet yeryüzü bu aralar gölgeli ve hepimize bir gece yarısı kaygı tohumlarını ektiler. Her sabah bizi dehşete düşüren haberlere uyanmaktan, savaş tamtamları çalan koca kafalı adamlardan yorulduk. Nefes alamadığımız ve gece rüyalarımızda sizleri kaybetmekten korktuğumuz zamanlardan geçiyoruz ama bak hâlâ aydede orada ve biz sarılarak uyuyabiliyoruz. Hadi gel, rüyalar âlemine dalalım ve aydede üzerinde dans edelim dediğimde, gülerek anne sen sığmazsın ki diyorsun ya, işte öyle kocaman bir ruhum var canım kızım. Nerede olursan ol, kalbim seni her yerden görür ve ışığına gülümser.

Ah benim canım kızım, nasıl yorgunum aslında, kılavuzunu kaybetmiş, telaşlı ve yıldızlara bakmayı unutmuş bir kaptan gibi, dalgalar arasında boğuluyor ruhum ama sonra gece oluyor. Sen uyuyorsun ve ben elimi saçlarına koyup diyorum ki, tıpkı göbek adın gibi ışıksın sen. Yeryüzünü, insanları ve doğayı severek aydınlatacaksın. Kedilere koşmana, köpekleri minik ellerinle sevmene bayılıyorum. Çiçeklerimizi sularken, anne bak üzülmüş diyerek yapraklarıyla konuşmana hayranım.
Sonra, sonra bir iç çekiyorum ve kalemizin içinden çıktığında aslında yeryüzünde binbir türlü canavarın var olduğunu ve salt kötü yaratılmış olduklarını deneyimleyeceğini düşünerek kaygılanıyorum.
Annelik... Ah! Kalbin sürekli titremesi ve anne olmadan önce korku nedir bilmeyen bir savaşçının değişimi. Ölümden, kötülerden, yeryüzünden korkmayan o cesur kadının yumuşak karnısın sen yavrum. Yine de biliyorum ki, sen benim kızımsın. Belki ilk başta ürkeceksin ama öz varlığın devreye girecek ve tepelerin ardındaki her şeyi deneyimleyeceksin. Henüz bebekken bile karanlığı seviyordun ve korkusuzca her yere atlıyordun. Doğuştan kılıçlarınız ile geliyorsunuz aslında. Sadece nerede, ne zaman ortaya çıkacak onu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Yorulduğunda dinlenip, üzerinde dans edebildiğin bir aydede var. Ellerini açıp, gökyüzüne kaldırdığında, tüm dileklerini gerçek kılan bir kalbin var. Bulutlar var mesela, dilediğin şekle giren ve seni sürekli izleyip sana gülümseyen. Kediler var sana sarılan, köpekler var seni koruyan. Yeryüzü her ne kadar gölgeli görünse de şu sıralar, görünmeyen periler var kulağına şarkılar fısıldayan.
Comments